Mail aboneliği ile güncel etkinliklerden haberdar olabilirsiniz.
Kalwant Bhopal, David Gillborn ve Deborah Youdell gibi eğitim sosyologları tarafından yapılan çalışmalar, günlük öğretme ve öğrenme uygulamalarının bazıları için başarıyı garanti ederken farklı ve marjinal öğrenci gruplarını dışladığını göstermektedir.
Çocukları başarıya göre gruplama gerçekten gerekli mi?
Sınıfta öğrenci gruplarını gruplamanın farklı yollarını deneyin. Öğrenciler, önceden sınırlandırılmış bir başarı/yetenek fikrine dayanan ayrı etkinlikler yerine, farklı zorluk seviyelerine sahip görevler üzerinde çalışabilirler.
Öğrencilerin problem çözmelerini ve çeşitli becerilerden faydalanmalarını gerektiren daha açık uçlu etkinlikler üretmeye çalışın. Birlikte çalışmalarına izin verin. Bir öğrenci yazma konusunda, bir diğeri ise planlama konusunda iyi olabilir.
Öğrencilerinizi tanımlamak için kullandığınız dili ve öğrencilerin sınıfta kullandıkları dili sorgulayın. Erkeklere “adam olun” ya da kızlara “hanım hanımcık olun” gibi söylemler ile çifte standartların ortadan kaldırılması gerekir.
Müfredatı her zaman tüm öğrencilerin ilgisine hitap eder
hale getirmek mümkün değildir, ancak onlara ne öğrenmek istediklerini sorarak büyük bir yol kat edebilirsiniz. Öğrencilerin kendi deneyimlerinin göz önünde bulundurulduğu dersler işlenebilir. Müfredatı değiştirmek mümkün olmadığında, tarih, fen veya edebiyat derslerinde temsil edilen bakış açıları etrafında eleştirel konuşmalar başlatılabilir. Öğrencileri yeni bakış açılarını öğrenmeye ve düşünmeye teşvik edin.
Okullardaki bazı yöntemler öğrenciler için kırıcı ya da mahcup edici olabilir: İsimleri ile hitap edilmemesi, ceza vermek için sınıfta ayrı bir yere oturtulması, hata yapan öğrencilerin herkesin içince “hatalı” olduğunun vurgulanması gibi..
Bu tür yöntemler, yoğun bir okul günü için hızlı bir çözüm gibi duruyor olabilir. Ancak uzun vadede nadiren bir öğrencide davranış değişikliklerine neden olurlar. Cezalandırma yerine konuşmaya nereden başlanabileceği düşünülmelidir.
Tüm bu yöntemler öğretmen-öğrenci ilişkilerine ve sınıftaki
öğrenciler arasındaki ilişkiye öncelik verilmesine yardımcı olmayı
amaçlamaktadır. Örneğin, orta seviyede yetenekli bir çocuğun sahip olduğu özelliklerinin dışında bir birey olarak görülmesini sağlayan bu ilişkilerdir. Öğrencilere birer birey olarak saygı göstererek, onların bakış açılarını dinleyerek, zorluklarını kabul ederek ve eşit bir şekilde davranarak iletişim kurulduğunda ilişkiler güçlenir.
KAYNAK: www.equalityhumanrights.com
Biz Öğrenme Tasarımları olarak ‘‘Öğrenmek Eğlencelidir’’ diyoruz. Çocuk, genç, yetişkin, herkesin oynama ve keyifle öğrenme hakkı olduğunu savunuyoruz. Savunduğumuz değerleri, öğrenmeyi kolay ve keyifli hale getiren oyunlar ve yenilikçi öğrenme programları tasarlayarak ortaya koyuyoruz.
Yorum Yap